Tüm şehir hayatından uzak küçücük bir ada. Küçük ama insanı kocaman mutlu eden Cunda adası havası, tarihi yapısı, kiliseleri, rum köyleri, kahvaltıları, mezeleri, restauranları, hediye dükkanları, arnavut kaldırımları…
Gece ulaşabilmiştik ve kış ayı olmasına rağmen o kadar sıcak gelmişti ki gezebildiğim kadar eski dar sokaklarından, ”kim bilir kimler neler yaşamış” dedirten evlerinden alıkoyamadım kendimi. Sabah ilk işimiz Mutlu köyde kahvaltı yapmak oldu. Adaya 20 dakika uzaklıkta bir köy içinde reçelleri, ekmekleri, zeytinleri, yumurtası her şeyi doğal olan bir kahvaltı yapıyorsunuz.
Tıka basa bir kahvaltıdan sonra rum köylerinin yollarına düşüyorsunuz. Sanki başka bir ülkede eski tarihlerde hissediyorsunuz kendinizi. Sahilde yürümeli, gözlerinizi kapatıp rüzgarın sesini dinlemelisiniz sonra zeytin ağaçlarının altına uzanıp güneş kendini gösterirken papatya kokuları sizi mest etmeli. E bu temiz hava yine acıktırıyor! O zaman ne yapıyoruz, hemen adanın yollarına koyulup gösterişsiz ama bir o kadar lezzetli menüleri olan bir çok restaurant birini seçip güzel bir balık söylüyoruz yanına da girit mutfağının mezeleriyle sofrayı donatmalarını rica edin. Bizin masamızın küçük bir kısmı bu.

Biz Deniz restaurantı tercih ettik, mekanın kedisi sizi rahat bırakmayabilir benden söylemesi, çok sevimli ve sırnaşık bir kedi. Hoş sohbet, lezzetli yemekler ve Cundanın inanılmaz tarihi dokusunda gün hiç bitmesin istedik. Restaurantın tam karşında Tarihi Taş Kahve’si var, yemeğin ardından adanın meşhur damla sakızlı kahvesinden içtik ama sanırım benim kahveyle aram çok iyi olmadığı için bayıla bayıla içmedim. Kesinlikle görmeniz gereken bir mekan , çünkü devasa tavanı, sobası, vitrayları, kapıları, aynaları ve kahvehanenin çok eski olmasından büyük bir zevk alacaksınız.

Butik oteller,pansiyonlar oldukça fazla , biz taş evde kalmayı tercih ettik. Akşama da öğlen sağlam bir yemek yediğimiz için güzel bir şarap seçeneğiyle geceyi geçirdik. Ertesi gün şeytan sofrası, sarımsaklı vs yerleri gezip tekrar adaya döndük. Cundaya gelip te damla sakızlı kurabiyelerinden yemeden gitmek olmazdı değil mi? 3 farklı kurabiye denedim ve hepsi birbirinden lezzetliydi. Mutlaka ama mutlaka gitmeniz gereken bir mekan daha var ki Lal Girit Mutfağı, yemeklerinden çok mekan sahiplerinin hoş sohbetlerinden hiç ayrılmak istemeyeceksiniz.

Son Yorumlar